ŞANTAJ KASETLERİ VE EZİYET İDDİALARI GERÇEK DIŞIDIR
Adnan Oktar ve arkadaş çevresine yönelik, gerek 1999 gerek 2018’de düzenlenen polis operasyonlarında tek bir şantaj kasetine, kaydına veya görüntüsüne rastlanmamıştır. Dolayısıyla Adnan Oktar’ın arkadaşlarının güya bu tür tehdit ve baskılar sebebiyle arkadaş grubundan ayrılmadıkları iddiası tamamen gerçek dışıdır. Hiçbir somut delile dayanmayan, bir şehir efsanesine dönen bu sahte şantaj kasetleri ve camiadaki kadınlara eziyet edildiği iddialarına karşı delil ve beyanlarımızdır.
Eş zamanlı ani baskınlarla, 1999 ve 2018 yıllarında düzenlenen her iki polis operasyonunda, Adnan Oktar ve arkadaşlarına ait 200’ün üzerinde ev ve iş yeri kapsamlı şekilde aranmış, tüm kişisel ve iş yeri bilgisayarlarına, cep telefonlarına el konulmuş, her biri Siber Şube tarafından incelenmiş, ailelerinin evleri dahi aranmış ancak bugüne kadar tek bir gizli kamera düzeneğine, tek bir şantaj kasetine, hatta şantajı ima edecek tek bir tane karineye rastlanmamıştır. Hatta bazı evlerin bahçeleri iş makinalarıyla kazılmış, delik deşik edilmiş yine de herhangi bir şantaj kaseti ya da malzemesi bulunmamıştır.
Bunun yanı sıra 2018 Temmuz ayında düzenlenen polis operasyonu öncesinde ise 2 yıl boyunca fiziki ve teknik takip yapılmış, Adnan Oktar ve arkadaşları adım adım izlenmiş, evleri iş yerleri ailelerinin ve arkadaş çevrelerinin evleri, bulundukları her yer gözlem altına alınmış, kimlerle bağlantı içinde oldukları tespit edilmiş, tüm telefonları dinlenmiş ancak sonuç değişmemiş, ortaya yine şantaj iddialarına dair tek bir tane bile somut bulgu, belge, vb. delil konulamamıştır.
Bunca yıldır tek bir tane dahi şantaj kaseti bulunmadığı için de 11 Temmuz 2018 operasyonu sonrasında Adnan Oktar'ın kaleme aldığı eserlerinden hazırlanan belgesellerin kasetleri ve A9 Televizyonu'nun RTÜK mevzuatı gereğince kanunen arşivlemek zorunda olduğu canlı yayın kayıtlarının bulunduğu kasetler, sanki suç üstü ele geçirilmiş şantaj kasetleriymiş gibi dizilip kamuoyuna sergilenmiştir.
Hem 1999 hem de 2018 yıllarındaki operasyonlardaki şantaj kasetleri efsanesinin yanı sıra, bazı siyasiler hakkında notların ya da telefon dinleme kayıt veya dökümlerinin varlığı iddiası da efsaneden öteye gidememiştir. Operasyon kapsamında herhangi bir siyasi aleyhinde ele geçirilmiş tek bir çalışma, tutulmuş bir not, ses kaydına rastlanmamıştır.
Bu ve benzeri içerikli iftiralara ilişkin, -güya polis operasyonu esnasında ele geçirildiği iddia edilen- sözde el yazısı evrakların ve dijital materyallerin tamamının ise hem sonradan hazırlanmış ve kurgulanmış sahte materyaller oldukları hem de operasyondan sonra emniyet ve soruşturma aşamasında yasa dışı yollarla dava dosyasına eklenmiş oldukları da bilirkişi raporları, sanıkların beyanları ve sundukları somut delillerle ispat edilmiştir.
Özetle, gerek 1999 davasında, gerekse halen yargılanmakta olunan 2018 tarihli operasyon sonucunda açılan davada ne emniyette ne adliyede ne de adli emanette tek bir şantaj kaseti ya da kaydı bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, 30 yıldan bu yana tek bir somut delil dahi ortaya konulamadığı halde, Adnan Oktar ve arkadaş çevresine yönelik ısrarla bu konunun tekrar tekrar gündeme getirilmesinin ne akıl ve mantıkla ne de hukukla izah edilecek tek bir yönü olmadığı ortadadır.
Dolayısıyla, Adnan Oktar’ın arkadaşlarının sözde şantaj kasetleri olduğu için kendisini bırakamadıkları iddiası da son derece samimiyetsiz, mantıksız ve gerçek dışı bir iddiadır.
Adnan Oktar’ın dava kapsamında tutuklu ve tutuksuz olarak yargılanan tüm arkadaşları duruşmalar boyunca, iman etmelerine vesile olan, Allah’a Peygambere vatana millete aşık, 40 yıldır bir gün tatil yapmadan Allah yolunda, tüm insanlığın iyiliği, hayrı, mutluluğu için gayret ettiğine şahit olduklarını ifade ettikleri Adnan Oktar’a olan sevgi ve saygılarını tüm samimiyetleriyle dile getirmişlerdir. Mahkeme ortamında şahit olunan Adnan Oktar ve arkadaşları arasındaki sevgi, ilgi, alaka ve özlem tüm gazete manşetlerine de yansımıştır.
https://www.ensonhaber.com/gundem/kediciklerden-mahkemede-adnan-oktara-yogun-ilgi
https://www.haber32.com.tr/kediciklerden-mahkemede-adnan-oktara-yogun-alaka
https://www.ntv.com.tr/turkiye/durusmada-kediciklerden-adnan-oktara-ovguler,EcgGOvoKkEagL-H1kjZe8A
https://beyazgazete.com/haber/2020/7/7/kediciklerden-mahkemede-adnan-oktar-a-yogun-ilgi-5635691.html
https://tele1.com.tr/kedicikler-mahkemede-adnan-oktara-iltifat-yagdirdi-186271/
https://www.haber3.com/guncel/mahkemede-kediciklerden-adnan-oktara-ovgu-yagmuru-haberi-5523872
https://www.ensonhaber.com/ic-haber/adnan-oktara-kediciklerden-destek
Duruşmalarda tüm samimiyetleriyle, hür iradeleriyle Adnan Oktar’dan hayatları boyunca sadece sevgi, şefkat, merhamet, ilgi, alaka gördüklerini ifade eden 100’e yakın bayanın beyanı hiçe sayılmıştır.Bu hanımların baskı altında olmadıklarına, hal ve tavırlarından, üsluplarından, samimi ifadelerinden tüm mahkeme salonu net olarak şahit olmuştur.
Asıl baskı altında olan, suni olarak oluşturulmuş şikayetçiler basın tarafından sözde bir suç örgütünün elinden kurtarılmış ve korunmaya alınmış gibi gösterilmiş olsa da durum bunun tam aksidir. Cezaevi korkusuyla her türlü çirkin iftirayı atmaya, yalan söylemeye zorlanan, suni olarak oluşturulmuş şikayetçi hanımlar, kumpas çetesi tarafından ‘müstehcen video görüntüleri’ olmasından beter hale getirilmişlerdir.
Hiçbir gerçekliği olmadığı halde, onlarca jandarma, avukat, hepsinden önemlisi kendi aileleri önünde, hayali cinsel birleşme senaryolarını detay detay anlatmak durumunda kalmışlardır. Sözde kurtarılıp, korundukları iddia edilen bu genç hanımların küçük düşürülüp, aşağılanmaları için her türlü yönteme başvurulmuştur. Etkin pişmanlık müessesesi, ‘ya Adnan Oktar’dan şikayetçi ol ya da sanık ol’ diyerek suni olarak oluşturdukları şikayetçilere, cezaevi korkusu ile Adnan Oktar ve arkadaş çevresine karşı istedikleri her türlü iftirayı söyletebilmişlerdir. Hepsinin hayatları karartılmıştır ve sonucunda da husumetli kumpas çetesi ne isterse yapacak konuma getirilmişlerdir.
Sözde müstehcen şantaj görüntüleri iddiasının bariz bir yalan olduğu, baskı ve zorla suni olarak oluşturulan şikayetçi, etkin pişman ve müştekilerin duruşmalardaki birbiriyle çelişen beyanlarıyla da ortaya çıkmıştır. Davanın sanıkları konumunda olan Adnan Oktar ve arkadaşları, şikayetçilerin yalanlarını somut delillerle ortaya çıkarmıştır, her bir iftira tek tek çürütülmüştür.
Eziyet-baskı yalanını çürüten delillerin başında ise, sözde bu eziyet ve baskılara maruz kaldıkları iddia edilen Adnan Oktar’ın hanım arkadaşlarının -husumetli çevrelerin oyunlarına, baskılarına, cezaevinde yıllarca kalacakları yönündeki korkutmalarına, özetle her türlü zora rağmen- duruşmalara eksiksiz katılmaları ve Adnan Oktar’a olan sevgilerini coşkun bir şekilde göstermeleri gelmektedir.
Binlerce yıl cezaya hükmedilmiş, kısıtlılık kararı ile avukat görüşleri kayıt altında gerçekleşen, 6 yıldır tamamen izole bir cezaevi süreci yaşayan Adnan Oktar’ın hanım arkadaşlarının kendisi ile dostluklarının, sevgi ve saygılarının devam ediyor olması, eziyet-baskı iddialarını tamamen çökertmektedir. Kaldı ki, eğer iddia edildiği gibi bir baskı olsaydı, 1 değil 2 değil tam 6 senedir izole şekilde baskı altında tutulan Adnan Oktar’la yollarını ayırmaları beklenirdi. Oysa hala kendisine yoğun sevgi, saygı duymaktadırlar. Dosyadaki iddialar doğru olsaydı, bırakınız 6 seneyi, daha polis operasyonu olduğu gün, güya eziyet gören hanımların tamamının şikayetçi olup yollarını ayırmaları beklenirdi.
Gerçek dışı iddialardan bir diğeri, Adnan Oktar ve arkadaş grubundan ayrılmak isteyenlere güya manevi baskı, tehdit veya şantaj yapıldığı, bu nedenle 2018 yılında gerçekleşen operasyon öncesinde camiadan ayrılmalarının mümkün olmadığı iddiasıdır. Bu iddianın tümüyle uydurma olduğunu görmek için, geçtiğimiz 30-40 yıl içerisinde Adnan Oktar’la gönül bağı kurmuş, kendisi ve arkadaşlarının yürüttükleri sosyal, kültürel, milli, manevi ve imani faaliyetlerde gönüllü olarak yer almış, ancak sonrasında çeşitli kişisel nedenlerden ötürü kendi rızalarıyla ayrılıp farklı bir yol benimsemiş -birçoğu bugün ülkemizin ünlü ve tanınmış simaları arasında bulunan- çok sayıdaki insana bakmak yeterlidir. Eğer ortaya atılan şantaj hikayeleri gerçek olsaydı, şüphesiz ki bu kişilerin çok önceden ayrılıp gitme durumları mümkün olamazdı.
Asılsız iddianın geçersizliğine bir başka delil ise, Adnan Oktar’ın hanım arkadaşlarına ait müstehcen görüntülerin olduğu iddiası doğru olmuş olsa, Yerel Mahkeme tarafından, duruşmalarda Adnan Oktar ve arkadaşlarına; Niçin Evlenmediniz? Kaç Rekat Namaz Kılıyorsunuz? Neden Bedelli Askerlik yaptınız? gibi hiçbir suç konusu içermeyen, suçlamalarla alakası olmayan soruların sorulmayacağı, tüm mahkemenin bu görüntülere odaklanacağı da kaçınılmaz bir gerçektir.
Özetle, “gizli çekilmiş tehdit-şantaj kasetleri olduğu" iddiası, Adnan Oktar ve arkadaşlarını karalayıp aleyhlerinde olumsuz bir kamuoyu algısı ve infial oluşturmak amacıyla medya tarafından uzun yıllardan bu yana sıklıkla kullanılan bir şehir efsanesi olduğu bu dava sürecinde bir kez daha ortaya çıkmıştır.
ORTADA GİZLİ ÇEKİLMİŞ TEK BİR KASET YA DA GÖRÜNTÜ OLMADIĞI GİBİ, BUNLARLA TEHDİT EDİLİP ŞANTAJA MARUZ KALDIĞINI İDDİA EDEN HERHANGİ BİR KİMSE DE BULUNMAMAKTADIR.
Ayrıca, ortada bir kaset ya da şantajın bulunmadığı, dosya kapsamında bir kısım şikayetçilerin vekilliğini yapan Av. Celal Ülgen tarafından da ikrar edilmektedir. 17 Mart 2022 tarihli Artı TV kanalında yaptığı konuşmasında program sunucusu tarafından kendisine yöneltilen “böyle bir kaset arşivinin olup olmadığı”na ilişkin soruyu,
– Av. Celal Ülgen: “BİLDİĞİM KADARIYLA BÖYLE BİR İZE RASTLANMADI. BENİM BİLDİĞİM KADARIYLA BÖYLE BİRŞEY ORTAYA ÇIKMADI.” sözleriyle cevaplandırmıştır.
Yargılamalar yapılırken mahkeme salonda bulunan herkes müvekkil ve arkadaşlarının birbirine olan sevgisine ve saygısına şahit olmuştur. Uğradıkları haksızlıklara ve ithamlara karşın bu sevgi ve yakınlığın devam etmesi dosyadaki kişilerin birlikteliğinin iddia edildiği gibi zorlamaya veya eziyete değil gönül birlikteliğine dayandığını anlamak için yeterlidir.
Ayrıca müvekkil Adnan Oktar, sevgi ve gönül birliğine dayalı bir toplulukta zorla bir kişiyi tutmanın, hem savunduğu inanca ters düştüğünü hem de sadece nefret ve ihanet ürettiğini duruşmalarda çok defa belirtmiştir.
Adnan Oktar'a göre gönül birlikteliği esasına dayanan böyle bir topluluk içinde nefret dolu, kin ve ihanet hisleriyle hareket eden kişilerin varlığı hem tehlikelidir hem de böyle kişileri zorla tutmanın hiçbir faydası da yoktur. Nitekim müvekkil böyle bir şeye tevessül etmemiştir.
Dosyadaki diğer tüm iddialar gibi, ‘kadınlara eziyet, baskı’ iddiası husumetli çevreler tarafından hususi olarak uydurulmuş bir yalandır. Huzurdaki dava Sayın Dairenize daha önce ibraz edildiği üzere bir kumpas davasıdır. Bu kumpas davasında yöneltilen suçlamaları haklı çıkarmak kastıyla zorlama ve baskı ile bir kısım müştekiler, müvekkil hakkında eziyet gördükleri iddiasında bulunmuşlar ve bu şekilde zorla tutulma ve taciz gibi hiçbir delile dayanmayan iddiaların destekleneceğini sanmışlardır, ancak muvaffak olamamışlardır.
Adnan Oktar’ın hayatı boyunca kadınlara gösterdiği sevgi ve şefkat, yaklaşık on yıl boyunca konuk olduğu canlı yayınlarda tüm Türkiye'nin şahit olduğu kadınlara yönelik saygı, ilgi ve nezaket ve yıllardır kendisini tanıyan yüzün üzerinde hanım arkadaşının mahkemelerde vermiş olduğu beyanlar Adnan Oktar’ın, hem inancı, hem karakteri hem de inandığı değerler bakımından, eziyet, alıkoyma gibi tüm suçlamalardan şiddetle uzak olduğunu, tam aksine onlara hiç kimsenin göstermediği sevgiyi ve ilgiyi gösterdiğini ispat etmektedir.
Ancak şaşırtıcı olan, mahkemede hakimler karşısında hür iradeleriyle ifade verdikleri açık olan yüzden fazla bayanın açıklamaları lehe delil veya tanıklık olarak kabul edilmezken, hapisle korkutulmuş 3-5 kişinin tutuklanmaktan kurtulabilmek için söyledikleri yalan beyanlar esas alınmış ve bunlara dayanarak yüzlerce yıllık hüküm kurulmuştur.
SONUÇ ve TALEP:
Yıllardır adeta bir şehir efsanesi gibi tekrar tekrar gündeme getirilen sözde “şantaj kasetleri” ve “dijital arşiv” hikayeleri hiçbir delile dayanmayan, gerçek dışı iddialardan ibarettir. Bunlar, uzun yıllardan bu yana Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaş camiasını karalayıp, kamuoyunun sinir uçlarına dokunarak aleyhlerinde olumsuz kamuoyu algısı ve infial oluşturmak, devlet ve emniyet görevlilerini yanlış yönlendirmek, hükümet yetkilileri ve siyasiler ile aralarını açıp bozmak gibi kirli ve art niyetli girişimlere malzeme yapılmak amacıyla çeşitli dönemlerde gündeme getirilmektedir. Ancak bugüne kadar tek bir şantaj kaseti veya herhangi bir kişiye yönelik Müvekkil veya arkadaşları tarafından şantaj yapıldığına dair tek bir kayıt veya görüntü bulunmamıştır.
Ömrü boyunca her fırsatta kadınları korumak, onların daha fazla sevgi, anlayış görmesi için çabalayan ve hatta milyonların savunduğu ve kadınları ezen bağnaz zihniyetle cesurca ilmi mücadele veren MÜVEKKİL HAKKINDA KADINLARA YÖNELİK EZİYET SUÇLAMASINDA BULUNMAK, MADDİ GERÇEKLERLE UYUŞMAMAKTADIR. Söz konusu iddiaların delilsiz olması, iddiaları dile getirenlerin kişilik yapıları ve şikayetçi hale getirilme şekilleri de dikkate alındığında, dosyadaki iddiaların gerçekten uzak iftiralar olduğu açıkça görülecektir.
Bu izahlar doğrultusunda, camiadaki kadınlara eziyet, baskı ve şiddet iddialarının hiçbir maddi delili olmayan, soyut beyanlardan oluşan temelsiz iddialar olduğunu beyan eder, Adnan Oktar’ın tüm atılı suçlardan beraatını arz ve talep ederiz.
Yorumlar
Yorum Gönder